Honda, otomotiv sektöründeki elektrifikasyon yarışında vites yükseltiyor. Şirket, akıllı teknolojilere odaklanarak elektrikli (EV) ve hibrit (HEV) modellerinin rekabet gücünü artırmayı ve iş yapısını güçlendirmeyi hedefliyor. Bu kapsamda, 2027 yılından itibaren piyasaya sürülecek yeni nesil hibrit Honda modelleri de dahil olmak üzere, önemli HEV modellerinde yeni "H logosu" kullanılacak. Honda'nın bu stratejik hamlesi, sürdürülebilir mobiliteye olan bağlılığını ve geleceğe yönelik vizyonunu açıkça ortaya koyuyor.

Honda'nın Elektrikli Araç Stratejisi

Honda, elektrikli araçlar konusunda da iddialı hedefler belirlemiş durumda. Daha önce 2030 yılı için açıklanan %30'luk global EV satış oranı hedefinin altına düşüleceği öngörülürken, HEV pazarındaki yükselişe paralel olarak 2027'den itibaren yeni nesil Honda HEV modelleri geçiş döneminin ana gücü olarak konumlandırılacak. Bu strateji doğrultusunda, 2030 yılına kadar toplam otomobil satış hacminin mevcut 3,6 milyon adedin üzerine çıkarılması ve bunun merkezinde 2,2 milyon adet HEV satışı hedefleniyor. Honda'nın bu yaklaşımı, elektrikli araçlara geçiş sürecinde hibrit teknolojisinin önemini vurguluyor ve tüketicilere daha geniş bir seçenek yelpazesi sunuyor.

Yeni Nesil e:HEV ve Küresel Hibrit Model Hamlesi

Honda, 2027 yılından itibaren küresel olarak 13 yeni nesil hibrit model sunarak HEV ürün gamını genişletmeyi ve artan talebi karşılamayı amaçlıyor. Bu kapsamda, kendi geliştirdiği iki motorlu e:HEV sistemini daha verimli hale getirecek; hem küçük hem de orta boy hibrit sistemlerde motorun en verimli çalıştığı aralık genişletilecek ve sürüş verimliliği artırılacak. Yeni nesil platform, elektrikli dört çeker sürüş sistemi ve ağırlık azaltma teknolojileriyle kombine edilen yapısı sayesinde, yakıt verimliliğini %10'dan fazla artıracak. Batarya ve motor gibi temel bileşenlerde maliyetleri %50'ye varan oranlarda düşürmeyi hedefleyen Honda, tedarikçilerle ortak geliştirme, üretim verimliliğini artırma ve parça standardizasyonu gibi yöntemlere başvuracak.

Honda'nın yeni nesil Gelişmiş Sürüş Destek Sistemi (ADAS),2027 itibarıyla Kuzey Amerika ve Japonya'da satışa sunulacak önemli EV ve HEV modellerinde, şehir içi kullanım dahil olmak üzere tüm rota boyunca sürüş desteği sunacak. Bu sistem, otomatik sürüş geliştirme sürecinde edinilen tanıma ve davranış planlama teknolojileriyle geliştiriliyor. Honda'nın tam hibrit sistemleri, enerji yönetimi avantajı sayesinde bu teknolojilerin küçük araçlara da entegre edilmesini mümkün kılıyor. "Maksimum insan, minimum makine" tasarım anlayışı da kabin alanından ödün vermeden ADAS donanımının yerleştirilmesini sağlıyor. Honda, bu yeni nesil ADAS'ı sadece EV'lerde değil, talebi artan HEV'lerde de kullanarak yüksek rekabet gücü, düşük maliyet ve daha fazla kullanıcıya ulaşmayı hedefliyor.

Honda'nın bu stratejik hamlesi, otomotiv sektöründe yaşanan dönüşümün bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Şirket, hibrit ve elektrikli araç teknolojilerine yaptığı yatırımlarla, sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmayı ve rekabet gücünü artırmayı amaçlıyor. Özellikle yeni nesil e:HEV sistemi ve ADAS gibi teknolojiler, Honda'nın gelecekteki başarısında önemli rol oynayacak gibi görünüyor.