Türkiye gündemine bomba gibi düşen bir olay yaşandı! %60 zihinsel engelli olduğu belirtilen Umut Can Islak (24), aralarında 3 başsavcının da bulunduğu 9 hakim ve savcıyı tehdit ettiği iddiasıyla tam 31 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu karar, hem hukuk çevrelerinde hem de kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Peki, bu olayın perde arkasında neler var? Umut Can Islak gerçekten bu tehditleri savurdu mu? İşte tüm detaylar...

Hakim ve Savcılar Neden Şikayetçi Oldu?

Hakim ve savcılar, Umut Can Islak'ın kendilerini telefonla arayarak tehdit ettiğini iddia ettiler. Şikayetler üzerine başlatılan soruşturma sonucunda Islak hakkında dava açıldı. Dava sürecinde Islak, şikayetçilerden sadece birkaçını kendisinin aradığını, diğerleriyle bir ilgisinin olmadığını savundu. Ancak mahkeme, delilleri değerlendirerek Islak'ı suçlu buldu ve 31 yıl hapis cezasına hükmetti.

Savcı Ömer Cicim, ifadesinde arayan kişinin kendisine, "Dosyayı kapat. Yoksa seni adliyede asarım" dediğini belirtti. Bu ifade, davanın seyrini değiştiren önemli bir detay oldu.

Zihinsel Engelli Bir Birey Nasıl Tehdit Edebilir?

Bu olay, zihinsel engelli bireylerin hukuki sorumluluğu konusunu da gündeme getirdi. Zihinsel engeli bulunan bir kişinin, eylemlerinin sonuçlarını tam olarak idrak edip edemeyeceği, bu tür davalarda önemli bir tartışma konusudur. Bu bağlamda, Umut Can Islak'ın %60 zihinsel engelli olması, ceza almasıyla ilgili soru işaretlerini de beraberinde getiriyor.

Türkiye'de zihinsel engellilik oranları ve bu durumun hukuki süreçlere etkisi hakkında bazı genel bilgiler vermek gerekirse:

• Hafif düzeyde zihinsel engellilik: IQ seviyesi 50-69 arasında olan bireyler.
• Orta düzeyde zihinsel engellilik: IQ seviyesi 35-49 arasında olan bireyler.
• Ağır düzeyde zihinsel engellilik: IQ seviyesi 20-34 arasında olan bireyler.
• Çok ağır düzeyde zihinsel engellilik: IQ seviyesi 20'nin altında olan bireyler.

Bu oranlar, bireyin toplumsal hayata katılımını ve hukuki süreçlerdeki durumunu doğrudan etkileyebilir.

Umut Can Islak'ın aldığı bu ceza, hukuk çevrelerinde ve kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Birçok kişi, zihinsel engelli bir bireyin bu kadar ağır bir cezaya çarptırılmasının adil olup olmadığını sorguluyor. Olayın detayları ve yargılama süreci, önümüzdeki günlerde daha da çok tartışılacağa benziyor. Bu dava, Türkiye'de zihinsel engelli bireylerin hakları ve hukuki süreçlerdeki konumları hakkında önemli bir farkındalık yaratabilir.