Bugün Türkiye'deki işçiler, haklarını savunmak ve taleplerini dile getirmek için meydanlara iniyor. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) ekonomi politikalarının yarattığı zorluklar, en çok işçi sınıfını etkiledi. İşçiler, son üç yılda milli gelirden aldıkları payın dörtte birini kaybederken, toplu sözleşme hakları da çeşitli engellerle karşılaştı. Ayrıca, 21 grev "erteleme" adı altında yasaklandı, bu da işçilerin sesini duyurma çabalarını daha da zorlaştırdı.
İşçinin Milli Gelirdeki Payı Neden Azaldı?
AKP'nin uyguladığı ekonomi politikaları, işçilerin milli gelirdeki payının azalmasına neden oldu. Son üç yılda, işçilerin milli gelirden aldıkları her 4 liranın 1 lirası kayboldu. Bu durum, işçilerin yaşam standartlarını olumsuz etkilerken, yoksullukla mücadelelerini de zorlaştırdı. Ekonomik büyüme rakamları yükselse de, bu büyümenin işçilere yansıması sınırlı kaldı.
Toplu Sözleşme Hakkı Engelleri ve Grev Yasakları
İşçilerin toplu sözleşme hakları, getirilen barajlar ve çeşitli engellemeler nedeniyle kısıtlandı. Toplu sözleşme süreçleri uzarken, işçilerin talepleri yeterince dikkate alınmadı. Ayrıca, 21 grev "erteleme" adı altında yasaklandı. Bu yasaklar, işçilerin yasal haklarını kullanmasını engelleyerek, işverenlerle olan pazarlık güçlerini zayıflattı. Grev hakkının engellenmesi, işçilerin sesini duyurma ve çalışma koşullarını iyileştirme çabalarını sekteye uğrattı.
Çözüm Ne Olmalı?
İşçilerin yaşadığı bu sorunların çözümü için, öncelikle adil bir gelir dağılımı sağlanmalı ve işçi hakları güvence altına alınmalıdır. Toplu sözleşme süreçleri kolaylaştırılmalı, grev hakkı üzerindeki engeller kaldırılmalı ve işçilerin sendikal örgütlenme özgürlüğü desteklenmelidir. Ayrıca, ekonomik büyümenin işçilere de yansıması için, ücret politikaları yeniden düzenlenmeli ve sosyal güvenlik sistemleri güçlendirilmelidir.
Sonuç olarak, AKP'nin ekonomi politikalarının işçiler üzerindeki olumsuz etkileri, acil çözümler gerektiren ciddi bir sorundur. İşçilerin haklarını korumak, adil bir gelir dağılımı sağlamak ve ekonomik büyümenin refahını tüm topluma yaymak için, kapsamlı bir reform sürecine ihtiyaç vardır. Aksi takdirde, işçi sınıfının yaşadığı yoksulluk ve adaletsizlikler derinleşmeye devam edecektir.